Yurtdışında Çalışan İşçiler İçin Arabuluculuk
- Arabulucunuz
- 22 Şub 2023
- 2 dakikada okunur
Yurt dışında çalışan işçilerin işverenleri ile uyuşmazlıkları zaman zaman ortaya çıkabilmektedir. Yapılan işin doğası gereği yurt dışında proje bazlı çalışan işçilerin iş akitleri proje bitiminde toplu olarak feshedilmekte, bu toplu fesih sırasında gerek işçi gerekse işveren tarafında birtakım uyuşmazlıklar doğabilmektedir. Bu uyuşmazlıkların çözümü için yargı yolu her zaman en iyi seçenek olmayabilir. Bu nedenle arabuluculuk, yurt dışında çalışan işçiler ve işverenler için alternatif bir çözüm yöntemi olabilir.
Arabuluculuk, iki taraf arasında anlaşmazlıkları çözmek için bir üçüncü tarafın arabuluculuk yapması işlemidir. Bu işlemde, arabulucu tarafların arasında bir çözüm sağlamak için çaba gösterir ve bir anlaşmaya varılması hedeflenir. Arabuluculuk, mahkemeye gitmeden önce bir anlaşma sağlanabilmesi için daha hızlı ve daha az maliyetli bir yol olarak kabul edilir.
Daha hızlı bir çözüm: Arabuluculuk, mahkemeye gitmeden önce bir anlaşmaya varılması için daha hızlı bir yol olabilir. Mahkeme işlemleri uzun sürebilir ve işçinin iş hakkı ile ilgili bir uyuşmazlıkta bulunması durumunda işinden ayrılması gerekebilir. Bu durum, işçinin finansal olarak zor duruma düşmesine neden olabilir. Arabuluculuk ile, işçi ve işveren arasında anlaşma daha hızlı bir şekilde sağlanabilir.
Daha az maliyetli: Mahkeme işlemleri pahalı olabilir. Arabuluculuk, işçi ve işveren arasında bir anlaşma sağlanması için daha az maliyetli bir seçenektir. Arabuluculuk ücretleri genellikle daha düşüktür ve taraflar arasında bir anlaşma sağlandığında mahkeme işlemleri için ödenmesi gereken masraflardan kaçınılabilir.
Tarafların kontrolü: Arabuluculuk, tarafların çözüm sürecinde daha fazla kontrol sahibi olmasını sağlar. Taraflar, çözüm için öneriler sunabilir ve anlaşmaya varıncaya kadar süreci yönetebilir. Bu, tarafların çözüm sürecinde daha fazla katılımını ve etkinliğini sağlar.
Uzlaşmacı bir yaklaşım: Arabuluculuk, taraflar arasında bir anlaşma sağlamak için uzlaşmacı bir yaklaşım benimser. Tarafların işbirliği yaparak sonuca ulaşması her iki taraf için de olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Uygulamada genellikle şirkete dava açan işçi bir daha o şirket ile çalışamamakta, tabiri caizse ismi üzerine kırmızı kalem çizilmektedir. Ancak arabuluculuk ile anlaşan taraflar daha sonra da çalışma imkanı bulmaktadırlar.
Bir diğer önemli avantaj ise arabuluculuk sürecinin hızlı olmasıdır. Arabuluculuk süreci, mahkemelerdeki uzun ve masraflı dava süreçlerinin aksine daha kısa sürede sonuçlanır.
İşverenler açısından ise daha sonra aynı işçinin açtığı bir dava ile karşılaşmamak adına arabuluculuk yönteminin uygulanması avantajlıdır. Nitekim iş akdinin feshinde işveren tarafından, işçiye bütün haklarının ödendiği düşünülse dahi farklı ülke mevzuatlarının olması, söz konusu mevzuatların farklı değerlendirilmesi gibi durumların yaşanması ihtimali mevcuttur. Bu kapsamda işçiye yapılan ödemelerin kısmi ödeme sayılması veya imzalatılan belgelerin mahkeme tarafından geçersiz sayılması ihtimallerine binaen, işverenler tarafından kimi zaman fazla ya da mükerrer ödeme yapılması gibi sonuçlar doğabilir. Bu durumlarla karşılaşmamak adına gerek münferit gerekse proje bitiminde yapılan toplu fesih işlemlerinde arabuluculuk yöntemi uygulanarak bütün bu olumsuz durumların önüne geçilebilir.
Sonuç olarak, yurt dışında çalışan işçiler için arabuluculuk yöntemi, işverenlerle uyuşmazlıkların çözümünde en iyi seçeneklerden biridir. Bu yöntem, taraflar arasındaki ilişkilerin zarar görmeden ve hukuki prosedürlerden kaçınarak çözüme kavuşturulmasına yardımcı olur. Ayrıca, işçilerin yabancı ülkelerde yaşayan ve çalışan kişiler olarak maruz kaldığı dil ve kültür farklılıklarını da göz önünde bulundurarak, arabuluculuk süreci, işçilerin haklarını korumak ve yabancı hukuk sistemlerini anlamalarına yardımcı olmak için önemli bir araçtır.
Commentaires